Thursday, July 4, 2013

Mogan'ın Bıyıklısı



Mogan Gölü, Ankara'nın 25 km güneyinde Gölbaşı ilçesinde bir göldür. Göl denizden 972 metre yüksekte bulunur. Size yüksekliğini şöyle tarif edeyim, örneğin İzmir’liler yanı başlarından baksalar, Mogan’ı Spil dağının tepesinde bir vaha gibi görürlerdi.

Mogan pek büyük olmayan (sadece 5.6 km2), ortalama derinliği 2.8 metre olan, bir uçtan bir uca 11 km uzunluğunda olan, Orta Anadolu’nun kavruk bir gölüdür. Ankara’nın çevresinde öyle pek yüksek tepeler yoktur, bir Elmadağ’ı vardır, o da aynı zamanda kendice bir kayak merkezidir. İşte o, adında elma olsa da elmasını pek görmediğimiz yüksekçe dağından akan dereler Mogan’ı besler. Bir de en son Ankara susuz kaldığında borularla Kesikköprü’den (Ankara’ya 160 km mesafeden) getirilen su Mogan’a akar, hatta öyle akar ki taşkınlar oluşturup, kuşçuların Kerkenez köy dedikleri, asıl adı Yavrucak olan köy ve çevresini denize çevirir.
Mogan’ın hakim rengi yaz kış sarıdır, bahara doğru hafif yeşilimsi olsa da sarıdır. Çevresinde biten otlar sarıdır, baharda açan çiçek sarıdır, gölün kenarından fışkıran saz ve sazın üzerindeki tohumlar sarıdır. Yaz kış gölün ortasına kadar yürüyebilirsin: Yazın kuraklıktan, sert kışlarda buzun üzerinde… Baharda sular yükselir, taşkınlar olur, Mogan’ın arka kesimi olan ve Hayman’a istikametinde Bizim Çatı Lokantasına giden yollar su altında kalır; bu su bazılarına ürkütücü gelebilir; ancak kuşçular için bulunmaz nimettir: Arazide  çamura batmış arabaların lastikleri, alt tabanları, çamurlukları bu su ile yıkanır.



Kuşçular Mogan’a ana diye hitap eder, onun adı Mogan Ana’dır. Analığı bereketinden gelir. Dıştan büyükçe su birikintisi dışında, pek bir şeye benzetilemeyen göl, aslında çevre topraklarda ne kadar besin varsa, dere alivyonlarıyla göle gelir. Ben bunu Anadolu insanının açık yürekliliğine çok benzetirim: Onlar da bir misafir geldiğinde, hele o gelen bir yaban ise; elinde avcundan ne varsa, hatta konu komşudan bulup buluştururlar. Misafirlerini mükellef biçimde ağırlar. İşte Mogan Ana da gün ve gün çevresini saran beton parmaklıklara inat, kendine akan cılız ırmaklarıyla misafirlerini öyle ağırlar.

Küçük dedim ama bu kavruk göle senede yüzlerce tür ve binlerce sayılarla kuşlar ziyarette bulunur. Mogan Ana’ya bugüne kadar 226 tür kuş ziyaret etmiştir. Akıl alacak gibi değil 226 farklı tür. Yoldan herhangi birini çevirseniz ve sorsanız “bildiğin bütün kuşların isimlerini say” inanın on türe geldiğinde tıkanmaya başlar, yirmiyi çıkaran azdır.

Mogan’ın bunca hoyratça kullanılmasına, bakımsızlığına rağmen, Ana’mız hala dimdik ayakta ve bir şekilde yavrularını beslemeye devam etmektedir. Mogan Anamız alivyonlu toprağı ile alglerden yumuşakçalara kadar onlarca çeşit besini ile kurdunu kuşunu böceğini besler. Bu beslediği kuşlardan biri de bıyıklı baştankaralardır. Bıyıklı baştankaralar  (Latince: Panurus Biarmicus, İngilizce: Bearded Tit) adını meşhur pala bıyıklarından alır, erkeğinde gövdesine göre oldukça kalın ve aşağıya uzanan koyu siyah bıyıkları vardır. Bu halleri ile doğadan değil de çizgi film karesinden çıkmış gibidirler; dağların zümrütü anka kuşları (sakallı akbaba) varsa, bunlar da Mogan Ana’nın minik zümrüt ü anka kuşlarıdır.






Bıyıklı baştankaralar, serçeden ufakça, küçük ve uzun kuyruklu bir saz kuşlarıdır. Onlar da Mogan Ana gibi sarışınlardır. Rengi soluk turuncu-kirli sarı, kuyruğunun kenarları beyazdır. Kanatlarında krem rengi ve siyah çizgiler bulunur, erkeğinin gagası sarı, dişsinin grimsi kahverengidir. Erkeğinin kafası gri-mavidir ve sarkık duran siyah bıyığı vardır, siyah kuyruk altı örtüleriyle tanınır. Gencinin sırtı daha siyahtır. Dişisi daha boz renklidir. Her ikisinin de gözü sarıdır, ayakları siyahtır. Genci sarımsı kahverengidir, boğazı beyazımsı, sırtı siyah, göz rengi değişkendir.

Ülkemizde yıl boyu görülen ve üreyen bir türdür. Sulak alanlardaki büyük sazlıklarda yaşar; göç eden bir tür değil, yıl boyu aynı alanlarda görülmektedir. Ankara’da, Vangölü kıyısında, Kayseri’de, Adana’da ve son yıllarda İzmir/Gediz’de sıklıkla görülmeye başlamıştır. Yerel olarak sarıpapağan gaga olarak da adlandırılmaktadır.


Mogan’a bir gün yolunuz düşerse, “yaw abarttıkları Mogan da burasamıymış demeyin”. Yürüyorsanız, göl kıyısına oturun; arabayla iseniz, sazlık biryere yanaşın; radyoya hafiften bir Bach koyun, yarı uykulu yarı huzurlu sabah Mogan esintisinde; gölü, rüzgarı ve sazları dinleyin, merak etmeyin çok uzun almayacak bir sürede senfoniye “pvik, ting, çing” sesleri ile bıyıklı baştankaralar eşlik edecektir. Sesin geldiği tarafta bir süre sonra ikişerli üçerli kuşlar telaş içinde sazlardan sazlara uçuşacaktır. İşte o anda Mogan Ana’nın bıyıklı baştankara gibi yavrularını nasıl bağrına bastığını hayret ve hayranlıkla izleyeceksiniz.


Sevgiyle. Oğuz Altun







bearded tit/ biyiklibastankara from oguz altun on Vimeo.

Kaynak: trakus.org

6 comments:

  1. Ben de Oğuz bey yazılarını niye bir blogda toplamıyor diye düşünüyordum. Çok yerinde bir karar hayırlı olsun. sevgilerle

    ReplyDelete
    Replies
    1. Biraz korktum desem, bu blog işini beceremeyecekmişim gibi geldi. Teşekkür ederim, selamlar sevgiler...

      Delete
  2. Hocam çok iyi yapmışsın. Blog sana iyi gelecek. Benim bıyıklı yazısı da öteye gitti. Lütfen bundan sonra haber verelim:) eline sağlık. Sevgilerimle...

    ReplyDelete
    Replies
    1. Serkancığım mutlaka aynı yazı bile olsa senin yazdıklarının lezzeti ayrıdır diye düşünüyorum. Teşekkürler, selam ve sevgilerimle...

      Delete
  3. Oğuz, Keyifle okudum. Eline sağlık. Hayırlı olsun.

    ReplyDelete
  4. Keyifli ve güzel bir yazı olmuş. Daha önce de okumuştum ama yorum yapma fırsatı olmamıştı, tekrar karşılaşmam iyi oldu. Elinize sağlık...

    ReplyDelete